Engellilerin önündeki engellerden bahsetmek istiyorum. Engellilerin en büyük sıkıntıları ve sorunları mimari engellerdir. Basit bir örnek vermek gerekirse benim oturduğum binada asansör var ama asansörün girişten olması gerekirken birinci kattan sonra yapılmış olması inanılmaz sorun yaratıyor bana. Ben hiç yürüyemediğim için hep birinin yardımına ihtiyaç duyuyorum. Sürekli birisinin beni aşağıya indirip çıkarmasını bekliyorum. Üstelik hem annem hem de babam benim yüzümden bel fıtığı oldular.
Çözüm olarak oturduğumuz binanın sahibine, “Dışarıdan asansör yapalım; zaten birinci katta oturuyoruz” dedik. İnsanlara engel olmayacağını söyledik. Adam cevap olarak; dükkanının önünün kapandığını, bu yüzden dükkana kiracı bulamama riskinin olduğunu söyledi. Aslında dükkanının önü bile kapanmıyorken bu kadar duyarsız olması beni ve ailemi çok üzdü. Ne yazık ki insanlar dünya malı için bu kadar acımasız ve bencil davranabiliyorlar…
Unutmamak lazım ki Her insan bir engelli adayıdır. Soruyorum sizlere onun gibi düşünen insanların engelli olmama garantisi var mı? Bu sorun yüzünden günlerce evden dışarıya çıkmadığım zamanlar oldu.
Biz de başka alternatifler üretmeye çalıştık. Ancak bu sefer de asansör yapılacak yer çok girintili çıkıntılıydı. Bu büyük bir sorundu. Asansör yapmak için gelen tekniker kişi ölçüleri aldıktan sonra ilk defa düz olmayan bir yere asansör yapacağını ama ne kadar zor olsa da denemeye değer olduğunu söyledi. Bu sefer de öyle bir kişiye denk geldik ki adam sürekli bin bir bahaneyle bizi oyalamaya başladı. 2 haftada bitireceği işi 4 ayda ancak tamamladı.
Belki biraz zor ve meşe katli bir iş oldu ama beni ve ailemi bir nebze de olsa rahatlattı. Hani bir atasözü vardır ya “Geç olsun güç olmasın” diye, benimki hem geç hem de güç oldu ama olsun. Artık kimse beni kucaklayıp yorulmak zorunda kalmıyor. Bu şekilde artık özgürlüğüme kavuştum desem yeridir. Keşke durumu olan insanlar bu tür konulara daha duyarlı olsalar.
Artık eskisi gibi kimseye çok fazla yük olmadan dışarı çıkıp işime gidip gelebiliyorum. Bu asansör yeterli mi? Diye soracaksanız çok fazla yeterli olmasa da hiç olmazsa yükümüzün yarısını hafifletti. Bu yazımı okuyan herkese ve özellikle mimarlara ve mühendislere seslenmek istiyorum. Lütfen binaları yaptığınız zaman engellileri düşünün ve ona göre binaları yapın. Asansörüm yokken babam beni sırtında inip çıkartıyordu. Hem ben hem de babam çok zorlanıyorduk.
Aslında buradan sormak isterim bu binalara imar iznini veren yetkili kişilere; sadece iki gün bir bedensel engelliyi sırtların da inip çıkarsalar ne kadar yanlış karar verdiklerini anlarlar mı? Sadece benim yaşadığım binam değil kamuya açık her yerin mimari açıdan engellilere uygun olması gerekmez mi? Mesela birlik ve beraberliğin simgesi olan en önemli günlerden biri olan bayramlarda çok sevdiğim akrabalarımın evlerinin asansörü olmadığı için ziyaretlerine gidemiyorum. Bu sorunu sadece ben yaşamıyorum ki benim gibi on binerce engelli kişi aynı kaderi yaşıyorlar.
Anlatmak istediğim şey: Biz neden ziyaretçi olamıyoruz da akrabalarımız bizi ziyarete geliyorlar. Çünkü mimari engellerden dolayı zaten günümüz de artık herkes kendi işlerinden kendi çalışma hayatlarından eskisi gibi çok sık akraba ziyaretleri olmuyor. Bir bayramlardan bayrama insanlar birbirilerine gidip gelmeye başladılar.
Mesela çok sevdiğiniz akrabanıza dostlarınıza gidip ziyaret etmek bir engellinin de hakkı. Ama ne yazık ki engelli her istediği yere gidip gelemiyorlar. Bu nedenle hep birisine bağımlı yaşamak zorundalar. Sadece binalarla bitmiyor ki bir örnek daha vermek istiyorum.
Bir gün dışarıya dolaşmaya çıkmıştım. Akülü tekerlekli sandalyemle bizim evin oralarda geziyordum. Genelde kaldırımları kullanmamamın sebebi ise başıma gelen tahlisiz bir olay. O gün dışarıya çıkmıştım; evde çok sıkılmıştım. Aşağıya inip dolaşmak istedim. Aşağıya indim, kendi kendime belli bir mesafe gittim. Genelde ben yol kenarlarını kullanırım kaldırımları kullanmam. O gün de çok kalabalıktı her yer. Arabalar vızır vızır geçiyor. “Ne olur ne olmaz. Başıma bir şey gelmesin” dedim ve bu sefer kaldırıma çıkmaya, kaldırımdan gitmeye karar verdim. Çıkabileceğim bir kaldırım aradım. Neyse, uygun bir kaldırım buldum. Kaldırıma bir şekilde zar zor çıktım. Kaldırımdan gidiyorum; bir yandan kaldırım çok dar, bir yandan insanlar yürüyorlar, bir yandan da kaldırım çok düzgünmüş gibi elektrik direkleri dikmişler kaldırımın ortalarına. Bu arada insanlara çarpmamak için o kadar dikkatli gidiyorum ki anlatamam. Sonra kaldırımın sonlarına doğru yaklaşırken içimden “Çok şükür kimseye çarpmadım, zarar vermedim” diye içimden düşünüyordum ki kaldırımın sonuna geldim. İnmek için bir de ne göreyim? Kaldırımın tam iniş yerine bir araba park etmiş. Arabayı görünce çıldırdım. Yürüyen insanlar için önemli değil, onlar bir şekilde geçiyorlar. Orada birkaç tane dükkan vardı. Dükkanlardaki çalışanlara sordum arabanın sahibini tanıyor musunuz diye hiç biri de tanımıyormuş. Gel de sinirlenme… Köşede ufak bir yer vardı, sandalyemle köşeye gittim, biraz bekledim arabanın sahibi gelir diye. Biraz bekledim bu arada gelen giden insanlar bana bakıyorlar “Acaba ne bekliyor burada?” diye. Bekledim, bekledim, arabanın sahibi gelmedi. Dükkanlardaki çalışan insanlardan rica ettim “Bana yardım edebilir misiniz, beni kaldırımdan indirebilir misiniz?” diye. Onlar da “Tabii” dediler. İki- üç kişi geldiler, beni indirdiler bir şekilde. Teşekkür ettim yardım edenlere. İşte neden kaldırımları kullanmadığımı umarım anlamışsınızdır. Lütfen arabanızı park ettiğiniz yerlere dikkat ederseniz bir daha böyle bir olay kimsenin başına gelmez…
Üstelik bu sorunları sadece ben değil, benim gibi on binlerce engelli yaşıyor. Ben bu yazımı benim gibi engelli arkadaşlarım, dostlarım, kardeşlerimin seslerini duyurmak için yazdım ümit ediyorum artık bundan sonra insanlarımız daha çok bilinçlenir ve Empati yapmayı öğrenir engelliler de daha az engellerle karşılaşırlar.
Engelsiz bir yaşam dileğiyle…
Serkan UMAN